ELEKTRİK FATURASI AYRI, SU FATURASI AYRI… ÇİFTÇİYE YAZIK DEĞİL Mİ?**
Tarımın bel kemiği olan çiftçi yine sahipsiz, yine ortada. Elektrik faturası ayrı bir dert, su faturası ayrı bir yük… Peki soralım: Sulama birlik başkanları ne iş yapıyor? Sahada mı, masada mı, yoksa sadece koltuk saymakla mı meşguller?
Her ay kabaran faturaları görünce çiftçi başını iki elinin arasına alıyor. Elektrik faturası bir yandan, su faturası bir yandan… “Destek oluyoruz” diyenler nerede? Ziraat Odaları ortada yok, Tarım Müdürlükleri zaten sessiz. Sanki tarım kendiliğinden yürüyor, çiftçi pamuk gibi bir hayat yaşıyormuş gibi…
Çiftçi, tarlasında sabah akşam alın teri dökerken, sulama birliklerinin yöneticileri neyle uğraşıyor?

Fatura düzenlemekle mi?
Toplantı fotoğrafı paylaşmakla mı?
Yoksa yine “çözüm üretiliyor” masalı anlatmakla mı?
Bu memleketin üreticisi hem susuz bırakılıyor hem de fatura altında eziliyor. Üstüne bir de “hizmet” adı altında alınan yüksek sulama ücretleri eklenince, çiftçinin dayanacak gücü kalmıyor.
Madem herkes görevini bu kadar “başarıyla (!)’’ yapıyor, o zaman bu çiftçi neden hâlâ borç içinde?
Neden tarlasını sulamak için iki kez düşünmek zorunda kalıyor?
Neden sulama birlikleri sorumluluk almıyor?
ÇİFTÇİYİ ORTADA BIRAKANLAR KİM?
ZİRAAT ODALARI YOK, TARIM MÜDÜRLÜKLERİ YOK, SULAMA BİRLİKLERİ ZATEN UYKUDA!**
Tarım memleketi diye övündüğümüz bu ülkede çiftçi yine kaderine terk edilmiş durumda. Tarlada ürün yetiştiren değil, masa başında poz veren kazanıyor sanki… Elektrik faturası bir yandan, su faturası bir yandan, girdi maliyetleri tavan… Ama ortada bir eksik var: Görevini yapan kurum.
Onlar zaten zirvede…
Suyun başında oturup sanki kendi çiftlikleriymiş gibi hava atan yönetimler… Elektrik faturası ayrı dert, su faturası ayrı zulüm. Üstüne bir de hizmet kalitesi yerlerde. Su ya gelmiyor, ya geç geliyor, ya da tamamen keyfe bağlı… Ama fatura? O hiç gecikmez, jet hızıyla gelir.
Çiftçi, tarlasını sulamak için iki kez düşünür hale geldi. Elektrik ücretleri kabarık, su fiyatları ayrı bir facia. Ama bunlara çözüm üretmesi gereken kurumlar sadece seyrediyor.
Üç kurum, bir ortak özellik:
Peki sahada ne oluyor?**
Su geç geliyor, bazen hiç gelmiyor.
Faturalar uçmuş, açıklama yok.
Kanallar kırık, kimse ilgilenmiyor.
Çiftçi arıyor, başkanlara ulaşılamıyor.
Toplantı desen var; hizmet desen yok.
Sahada yoklar, masada çoklar.
Devlet destek veriyor, çiftçi bekliyor; birlik başkanları ise sadece poz veriyor. Su yok, bakım yok, açıklama yok… Ama faturalar maşallah tam zamanında!
Malatya’da sulama birlikleri hâlâ görevini yapamıyor.
Su dağıtımı gecikiyor, kanallar tıkalı, çiftçi mağdur…
Ama birlik başkanlarının makam odası maşallah full çalışıyor!
Devlet yıllardır tarıma destek veriyor, modern sulama projeleri açıklıyor.
Peki Malatya’da ne oluyor?
Kâğıt üzerinde destek var, sahada çiftçinin haberi bile yok.
Faturaya gelince jet hızıyla gönderiyorsunuz;
ama suya gelince “arızamız var, bakıyoruz…”
Çiftçi arayınca telefon yok, su isteyince bahane çok.
Koltukta oturmak kolay, sorumluluk almak zor tabii…
Ama unutmayın:
Su çiftçinin hakkı, sizin lütfunuz değil!
Sözün özü:
Bu düzen böyle gitmez. Çiftçi sahipsiz değil, sadece sahip çıkması gerekenler ortada yok.

Haber Dilek Kiraz

Akçadağ’a Kalkınma ve İnovasyon Merkezi Açıldı
MALATYA’DA MÜCBİR SEBEP UZATILMASI: SAHADA YİNE TEK KİŞİ, GERİ KALANLAR NEREDE?
Sokak Satıcılarına Şafak Baskını: Çok Sayıda Uyuşturucu Ele Geçirildi
PUSUDA” OYUNU BEĞENİ TOPLADI







