ALTIN
 
DOLAR
 
STERLİN
EURO
 

ANNEMİN YANINDA OLURDUM

 

27 Ağustos 2024 12:18
ANNEMİN YANINDA OLURDUM

Deprem gecesi, bir türlü bitmeyen ölüm kalım sallanması durunca, hızla zorunlu eşyaları, araç gereci, bilgisayarı… büyük torbalara koyup, duvarda asılı bağlamama bir daha bakıp, en hızlı şekilde üç kat merdiveni inerek yola çıktık.

Fuzuli Caddesi, insanların en sade haliyle olduğu yerdi.

Biri bana eşini söylüyordu,

-Selahattin Bey, Aziz daha inmedi. Şuna seslenir misin?

Herkesin elinde telefon, başka semtte veya başka deprem ilinde oturan evladını, anasını, babasını, kardeşini arıyor, ya da aranıyordu.

Allah’a şükürler olsun ki, bize gelen haberler, çok iyi haberlerdi!

Otoparktan arabayı aldım.

Caddeler, sokaklar iyicene dolup çıkılmaz, geçilmez olmadan on kilometre ötedeki evimize doğru yola çıktık.

Hava çok soğuk, her taraf kardı.

Geçtiğimiz yerlerde, insanların bağrışmaları, koşuşmaları, arabalarına binmeleri en çok dikkati çekiyordu.

Bir de yıkılıp dümdüz olmuş Avşar Oteli…

Bir ekmek satış yeri açıktı ve hızlı bir şekilde çok sayıda taze, sıcak ekmek aldım.

Hayat devama edecekti, kahvaltıda yiyecek ekmek yoktu.

Karlı yollardan, çok sağlam zemin üzerine yaptığımız tek katlı evimize vardık.

6.8’lik 2020 Elazığ depreminde de buraya gelmiştik.

Çivi üzerinde duvara yaslı duran babamın fotoğrafı devrilmişti, başka da bir durum yoktu.

Havalar soğuyup da Dilek’teki evimizden Malatya’ya taşınırken, hanıma,

-Sobayı dolduruyorum. Geldiğimizde hazır olsun demiştim.

Ve biz bir süre sonra evlatlarımızla gelmiş ve hazır sobayı bir kibritle yakmış, içerileri sımsıcak yapmıştık.

Sahip olduğumuz her şey için Allah’a şükredip, zordakilere yardım etmesi için dualar ederek tabii.

Uyku gelince de, ‘ne olur ne olmaz’ diye herkes arabasına geçip uyumuştu.

Bu, araçta uyuma bir hafta kadar sürmüştü.

Fakat yakıt sorunu vardı herkeste.

İl dışına gidenler akaryakıt istasyonlarını kilitlemişti adeta!

Sağ olsunlar, Ankara’dan gelen yakınlarımız bidonlarla getirdikleri benzinle depolarımızı doldurmuşlardı.

Deprem sabahı evde, Allah’a şükranlarımı sunmak için iki rekat şükür namazı kılmıştım.

Namaz sırasında hafif depreme aldırmamıştım.

Aynı gün saat 13.24’te, evde öğlen namazını kılarken, bu sefer 7.6’lık deprem oldu.

Yer öyle bir sallanıyordu ki dayanamadım, namazı bozdum.

Öğleden önce, Dilek merkeze gittim.

Ne olur olmaz diye büyük binaların yakınından geçmedim.

İkinci depremde benim uzağından geçtiğim binaların bazıları yıkılmıştı.

Bu alışkanlıkla, milletvekili aday adaylığı mülakatı için gittiğim Ankara’da da binaların uzağından geçmeye çalıştığımı fark ettim.

Depremden ancak dört gün sonra Malatya’ya gidebildim.

Televizyonlarda gördüğüm acıklı durumları yerinde yaşadım.

İkinci Ordu yakınlarındaki Esenlik Markete girdim.

Işıkları yanmıyordu.

Tek tük müşteri, bir iki elaman vardı.

Söylemesi ayıp, biraz sucuk aldım.

Ödeme için kasaya giderken bir vatandaş, elime baktı, yüzüme baktı. Ve,

-Abi senin bunu pişirecek evin var mı? dedi…

Evi yıkılanlar, hasarlı olanlar çadırda kalıyordu.

Villadan, lüks daireden çadıra geçenler vardı.

Tabii ki, ne oldum değil, ne olacağım diyeceksin…

Malatya’da çok şükür ki ölüm azdı ama yıkım da üçüncüydük.

Depremde vefat edenler (İnşallah şehit sayılırlar.) Hatay’da 21.910, Kahramanmaraş’ta 12.622, Adıyaman 8,387, Gaziantep 3.897, Malatya 1,393.

Strateji ve Bütçe Başkanlığının açıklamasına göre, Adıyaman’da konutların yüzde 68’i, Kahramanmaraş’ta yüzde 57.8’i, Malatya’da yüzde 55.6’sı, Hatay’da yüzde 50,8’i hasar aldı.

Evet her şeyin başı can sağlığı.

Bir de mal canın yongasıdır atasözümüz var.

Yani insan, büyük emeklerle edindiği, hayatını devam ettirmesine yarayan malına bir zarar geldiğinde, canına zarar gelmiş gibi acı, üzüntü duyar anlamındadır…

Dışarıdan gelen tanıdıklarla konuştuğumuzda,

-Biz Malatya’yı böyle bilmiyorduk diyorlardı.

Ama Devletimizin bunu bildiğine inanırım.

Şehrin, kırsalın her yerinde en men iyisinden binalar yükseliyor.

Göz görüyor olanı biteni, yapılanı edileni.

Yok saymakla, görmezden gelmekle siyasette başarılı olacaklarını umanlar elleri boş dönerler sandıktan.

Çünkü bizim milletimiz, köklü, deneyimli, vicdanlı, arlı namuslu bir millettir.

Geçen bir grupta biri, Valilik Binasının hızla ilerlediğini yazmıştı. Bu güzel durumu bozmak isteyen biri, “Kaybettiğimiz değerler ne olacak?” diye karşılık vermiş, kıvrık siyaset yapmıştı.

Şöyle bitireyim yazımı:

Geçen sene, Yeşilyurt merkezdeki konteyner kentin yanındaydım.

Bir delikanlı arabasıyla geldi, durdu, indi. Dedim ki,

-Burada ayrılma, azalma var mı?

-Bilmiyorum. Ben İstanbul’da çalışıyorum, annem burada kalıyor dedi.

-Depremde burada mıydın?

-Değildim. Ama keşke olsaydım dedi.

-Neden? dedim.

-Annemin yanında olurdum dedi…

İkimizin de gözleri yaşarmış, birbirimize sarılmıştık.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.