Döviz kuru dalgalanmaları, enflasyonist baskılar ve küresel ekonomik belirsizlikler, Türkiye’de iş dünyasının önceliklerini değiştiriyor. Dolar/TL 37 TL, Euro/TL 40 TL seviyelerinde seyrederken, sanayi üretim maliyetlerindeki artış %20-30’u bulmuş durumda. En çok etkilenen sektörler arasında otomotiv, makine imalatı ve ilaç sanayii öne çıkarken, enerji fiyatlarındaki artış finansman ihtiyacını da artırıyor.
Bankacılık sektörü, artan enflasyon ve faiz oranları nedeniyle kredi kartları, konut kredileri ve ticari finansman tarafında sıkılaşmaya giderken, factoring ve leasing gibi alternatif finansman çözümleri daha fazla tercih edilmeye başlandı. Katılım bankacılığı ve tasarruf finansman modelleri özellikle KOBİ’ler için yeni çıkış yolları sunarken, kripto varlıklar ve menkul değerler yatırımcılar için riskli ama cazip bir alternatif haline geliyor.
"Kur Hareketleri ve Finansmana Erişim Zorlaşıyor"
İş dünyası için en büyük belirsizliklerden biri döviz kuru dalgalanmalarının finansal planlama üzerindeki etkisi. Artan maliyetler karşısında şirketlerin krediye erişimi zorlaşırken, portföy yönetimi ve varlık yönetimi sektörleri daha fazla öne çıkıyor. Sigortacılık sektörü, risk yönetiminde kritik rol oynarken, yatırım ve yönetim danışmanlığı hizmetlerine olan talep de artıyor.
Burak Yaka, Elektrik Elektronik Mühendisi ve PilenPak Ambalaj Sanayi Proje ve Yardımcı İşletmeler Müdürü olarak sanayicilere finansal riskleri minimize etmeleri ve maliyetleri optimize etmeleri gerektiğini hatırlatıyor. “Kur hareketleri, ithalata bağımlı sektörlerde ciddi baskı yaratıyor. Şirketler, hedge mekanizmaları ile risklerini yönetmeli ve yerlileşmeye odaklanmalı” diyor.
"İşgücü Piyasasında Dönüşüm Devam Ediyor"
Ekonomideki belirsizlikler, iş gücü piyasasını da yeniden şekillendiriyor. Savunma sanayii, yenilenebilir enerji ve lojistik sektörleri büyümeye devam ederken, geleneksel sanayi kollarında iş kayıpları yaşanıyor.
Dijitalleşme ve otomasyonun yaygınlaşmasıyla birlikte, finans ve bankacılık sektörlerinde de dönüşüm hız kazanıyor. Kripto varlık piyasası ve dijital ödeme sistemleri, geleneksel bankacılık sistemlerini zorlamaya başlarken, bireyler ve kurumlar için tasarruf ve yatırım araçları çeşitleniyor.
Burak Yaka, şirketlerin bu değişime hızla adapte olması gerektiğini vurgulayarak, “Sanayiciler için en büyük yatırım, insan kaynağına yapılan yatırımdır. İş gücü piyasasında yaşanan değişime uyum sağlayamayan firmalar, uzun vadede rekabet avantajını kaybedecektir” diyor.
Sanayiciler İçin Yeni Finansal Stratejiler
Enflasyon ve kur dalgalanmaları karşısında sanayi üreticileri, sigortacılık ve finansman modellerini yeniden şekillendiriyor. Leasing, kredi ve factoring çözümleri iş dünyası için daha fazla önem kazanırken, tasarruf ve varlık yönetimi modelleri hem bireysel hem kurumsal yatırımcılar için yeni fırsatlar sunuyor.
Burak Yaka, sanayicilere uzun vadeli finansal stratejiler geliştirmeleri konusunda çağrıda bulunarak, “Daha sağlam bir finansal yapı için döviz riskini yönetmek, enerji verimliliği projelerine yatırım yapmak ve üretim süreçlerini optimize etmek şart. Önümüzdeki süreçte proaktif hareket eden firmalar, krizleri fırsata çevirebilir” diyor.
Finansmana erişimin zorlaştığı, enflasyonist baskıların arttığı bu dönemde, sanayi ve iş dünyasının riskleri yönetebilmesi için finansal disiplin ve stratejik yatırım kararları her zamankinden daha önemli hale geliyor.