Bugün 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü.
Hani şu her yıl süslü cümlelerle kutlanan, çiçeklerle fotoğraf çekilip sosyal medyaya “Kadınlarımız bizim baş tacımızdır” diye yazılan gün…
Ama ne hikmetse o baş tacı edilen kadınların mezar taşları da her geçen yıl biraz daha çoğalıyor.
Bugün yine aynı sahne:
Bir yanda kadın haklarından bahsedenler, diğer yanda haklarını kullanamadan öldürülen kadınların acı dolu hikâyeleri.
Bazıları çıkıp “Kadına şiddet bizim kültürümüzde yoktur” diyor ya, işte orada insanın gülme isteği geliyor. Çünkü haber bültenleri, mahkeme tutanakları ve her gün sosyal medyada karşımıza çıkan feryatlar, o cümlenin tam karşısında dimdik duruyor.
Kadınlar…
Evet, bu toplumun yükünü omuzlayan, evde anne, işte emekçi, sokakta güçlü durmaya çalışan kadınlar.
Ama aynı kadınlar çoğu zaman en yakını tarafından şiddete uğruyor, en çok güvendiği kişi tarafından vuruluyor, toplum tarafından susturuluyor.
Sonra çıkıp “Kadın bizim namusumuzdur” diyorlar.
İyi de madem namusunuz bu kadar değerli, neden her gün bir kadın daha iki satırlık bir haber olup toprağın altına giriyor?
Bugün konuşmalar yapılacak, kırmızı kurdeleler takılacak, “Kadın hakları önemlidir” denilecek.
Peki ya yarın?
Yarın yine aynı düzen, aynı sessizlik, aynı ihmal…
Ve ne yazık ki belki yine bir kadın daha, bir şikayet dilekçesi daha, bir feryat daha…
Bu özel gün, aslında bir kutlama değil; bir yüzleşme günüdür.
Kadınlara hak verildiğini zannedenlerin, o hakların yıllar önce büyük mücadelelerle alındığını unutup “biz verdik” diye dolaşanların samimiyet testi…
Şiddete göz yumanların, adalet karşısında caydırıcı cezaları savunmayanların, kadınları sadece seçim dönemlerinde hatırlayanların aynaya bakma günü.
Bugün sadece güçlü kadınları değil, susturulanları da hatırlıyoruz.
Hayalleri yarım kalan genç kadınları, “korunma” talebi dikkate alınmadığı için hayatı sönen anneleri, uğradığı şiddeti içine gömüp hayatta kalmaya çalışanların sessiz çığlıklarını…
Kadın hakları günü ancak o çığlıklar duyulmaz olduğunda gerçek anlamını bulacak.
Şiddetin bittiği, kadınların korkmadan yürüdüğü, adaletin kâğıt üzerinde değil, hayatın içinde işlediği gün kutlamaya değer olacak.
Bugün ise sadece şunu hatırlatıyoruz:
Kadınların hakları lütuf değil, miras değil, ihsan değil.
Mücadele ile kazanılmış, bedeller ödenmiş, terle ve kanla yazılmış gerçeklerdir.
Ve bu gerçekler ne kadar görmezden gelinse de değişmez.
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü, hakları için direnen tüm kadınlara adanmıştır.
Öldürülenlerin anısına, hayatta kalanların mücadelesine ve susmayanların cesaretine…
Haber Dilek Kiraz


Akçadağ’da Seçim Masalı: İddialara Göre Tarafsızlık Raflarda, Kulisler Sahada!
GÖZ KURULUĞUNA KARŞI DAMLA TEDAVİSİ
Evde Fiziksel Aktiviteyi Artırmanın Yolları: Sadece Yaşlılar İçin Değil, Herkes İçin







