Hayat… Kimi zaman bir rüya kadar kısa, kimi zaman bir ömür kadar uzun gelen yolculuk. İnsan, doğduğu andan itibaren bu yolculuğun yolcusudur. Her adımda biraz daha büyür, biraz daha öğrenir, biraz daha olgunlaşır. Fakat asıl mesele, uzun yaşamak değil; anlamlı yaşamaktır.

Yaşam, sadece nefes almak değildir. Kalbinin attığını hissetmektir. Güneşin doğuşuna hayran kalmak, yağmurda ıslanmak, bir gülüşte huzur bulmak… Bazen bir sessizlikte bile yaşamın sesini duymaktır. Çünkü hayat, küçük anların büyük anlamlar taşıdığı bir serüvendir.

Her insanın hikâyesi farklıdır. Kimi acılarla yoğrulur, kimi sevinçlerle büyür. Fakat her hikâye, yaşamın renkli bir parçasıdır. Zaman zaman yorulur insan, düşer, kırılır… Ama sonra yeniden doğar, tıpkı her sabah yeniden doğan güneş gibi.

Unutmamak gerekir ki hayat, kimseye ikinci kez sunulmaz. Bugün yaşanan her an, bir daha geri gelmeyecek kadar değerlidir. Bu yüzden yaşamı ertelememek, sevdiklerimize sevgimizi söylemek, kalbimizle hissederek yaşamak gerekir.

Çünkü hayat, sadece var olmak değil; varlığını anlamla doldurabilmektir.