Dünyada ki nüfusun hemen hemen yarısını kadınlar oluşturur. Bu da demek oluyor ki
kadınlarını veya erkeklerini eğitmemiş toplumlar, yarı yarıya üretimde ve kalkınmada geri
kalıyor. Ailede ve toplumda kadının yeri yadsınamaz. Hele ki çocukların eğitiminin ailede
başladığını ve genellikle annenin eğitimci rolünü üstlendiğini düşünülürse, kadınların
eğitimine vermemiz gereken önemi daha net bir şekilde fark etmiş oluruz.
İslamdan öncesinde kadınlara ayrılan şerefli sayfalar yok denecek kadar azdır. Fakat
İslam'ın gelişiyle bu durum tersine dönmeye başlamıştır. Kuran-ı Kerim’in hitap ve
emirleri, ilimden bahseden ve ilme teşvik eden 750 ayetin hepsi kadın-erkek ayrımı
gözetmeksizin her iki cinse de hitap eder. İslam’da “Oku” emriyle başlayan ilahi davete
ilk “evet” cevabını veren kadın (Peygamberimizin zevcesi Hz. Hatice) olduğunu
düşünürsek İslam’ın kadın eğitiminde köklü bir inkılap yaptığını vurgulayabiliriz. Aynı
zamanda “Cennet anaların ayağı altındadır” diyen İslamiyet’le, kadın olmadığı için
şükreden Yahudi erkeklerini ve hatta kadınların erkekler için yaratılmış mahluklar
olduğunu savunan Hristiyanlık düşüncesini karşılaştırırsak, İslamiyet’in kadınlara ve
haklarına verdiği önemi daha iyi anlayabiliriz.
Kadının toplumsal hayatta layık olduğu yeri alabilmesi ve kendinden beklenenleri yerine
getirebilmesi için öncelikle eğitimde cinsiyete dayalı fırsat eşitliğinin olması gerekir. Bu
eşitliği sağlayamayan toplumlar kalkınmayı da tam anlamıyla sağlayamaz. Kadın
toplumun en temel yapı taşıdır. Her toplumda olduğu gibi Türk toplumunda da eğitim
açısından kadının yeri çok büyüktür. Kadın, milli kültürün değer hükümlerini öğrenerek ve
benimseyerek milli ve dini ideallere ulaşmış bir kişilik seviyesine vardığı takdirde: Aile ve
toplum içinde görevlerini yerine getirebilir. Akıl, şartlar ve ülke çıkarları kadın-erkek
eğitiminde eşitliği gerektirir. Ailede en etkin eğitici rolünde olan kadının, erkekten daha
çok eğitilmesi gerekir.
Atatürk de, Türk kadınlarının eğitimde ve diğer alanlarda aynı şartlara ve eşitliğe sahip
olması için çok çalışmıştır. Atatürk Türk kadınına eğitim-öğretim açısından verilen
hakların yetersizliğini, Türk toplumunun geri kalmasının en büyük etkeni olarak görür.
Atatürk’ün kadınlığı eğitim konusunda bu gerilikleri dikkate alarak yaptığı
konuşmalarında dört esas üzerinde durmuştur.
Kadın-erkek eğitimi eşit olmalıdır.
Kadının en önemli vazifesi anneliktir.
Kadın toplumun her yönünde yer almalıdır.
Kadın, analık hizmetini ve toplumdaki görevini iyi yapabilmek için çok sağlam bilgilerle
cihazlanmalı ve faziletli olmalıdır.
Atatürk, Türk toplumunun yükselmesinin temelinde, Türk kadınının eğitiminin yattığını
ifade etmiştir. Tüm bunlar Atatürk’ün ve İslam’ın kadının eğitimine ne kadar değer
verdiğini göstermektedir.